13 Ocak 2014 Pazartesi

Biz küçükken çok büyüktük

Biz küçükken çok büyüktük. Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık. Kolarımızın arasına ne çok insan sığdırırdık. Ne çok insan kolları arasına alırdı bizi umarsızca. Korkmazdık, korkmazdı. Güzeldik biz küçükken. Başka bir arkadaşın evinde kalmak lükstü, mutlulukların en büyüğüydü. Ailelerimiz en az beş kez arardı eve beş dakika geç kaldığımızda. Koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik. Kardeşler birbiriyle kavga eder, barışmaları gayet doğaldı. Ailecek bir yerlere gitmeyi, kalabalığı severdik. Gece orada kalmaya bayılırdık. Biz bir gülerdik küçükken, kalbimiz kahkahalar atardı. Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık. Yani biz diyebileceğim kadar çok. Biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Bu kalabalık halimizle büyümeyi özledik. Büyümek en büyük hedefti. Bir an önce büyüyelim diye sabırsızlandık.
Sonra mı? Zaman çok çabuk geçti. Büyüdük… Ne de çok küçüldük büyürken. Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Bir kişi bile bizi kollarına almayı düşünür hale geldi. Korkar olduk, korkar oldular. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. Kardeşler kavga etmeye devam ettiler ama “Hiçbir şey eskisi gibi olmaz” dedik. Bu büyüdüğümüzü gösteriyordu. Büyüdük, kimseyi aramaz olduk, aramadan önce düşünür olduk. Biz olamadık bir daha. Sen, ben olduk. Koşa koşa büyüdük. Büyürken ne de çok küçüldük.
Belki böyle olması gerekiyordu, belki hayatın gerçekleriydi, belki doğrusu buydu. Ama biz olamayan sen, ben küçüklüğünü özler olduk. ( alıntı)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder